Türkeş'in Kalkınma Planı!
Başbuğ Alparslan Türkeş, hayatının bütün zamanını ve düşüncesini Türk milletinin kalkınması ve güçlenmesi için harcamıştır. Bunun için bir yandan askerlikte gerekli görevlerini en başarılı şekilde yaparken, bir yandan da kalkınmanın temel unsuru olan iktisat bilgilerine sahip olmayı ve bunun kanunlarını, esaslarını ve prensiplerini ogrenmeyi amaç edindi. ABD'ye NATO görevlisi olarak gittiğinde bir yandan askeri bilgilerini artırırken kalan zamanında da geceleri ekonomi fakültesine gidip onu bitirdi.
Başbuğ, çok üstün bir askerken, aynı zamanda da çok iyi bir ekonomistti. Bize ekonominin temel kanunu olan tasarruf ve üretimi çok iyi belletti. Ülkelerin kalkınması için mutlaka bol, estetik, kaliteli ve ucuz mal üretiminin gerekli olduğunu ısrarla tekrarlardı.
Tasarrufun ne olduğunu siz biliyorsunuz. Dışardan gelen yani ithal olan her
şey israftır. Bu ülkenin milli varlığının veya parasının dışarı gitmesidir. Her zaman bunun önüne geçmek gerekir. Ancak lazım olan ve üretimi artıracak, milli varlığın devamı olan ihtiyaç maddelerinin alınması da gereklidir. Bunun için esas şart en azından aldığından fazlasını satmaktır. Veya ithalat ihracat dengesini eşitlemektir
Ama üretimin bütün sektörlerde en üst seviyede yapılması elzemdir. Tarım sektörü, hizmet sektoru ve sanayi sektörü üretimin ana kaynaklarındandır. Ülkenin ihtiyacı olan, hububat, bakliyat, hayvancılık, et, süt, balık gibi mahsulleri en çok ve en ucuz şekilde üretmek gereklidir. Hizmet ve madencilik de önemli üretim kaynaklarındandır. Bugün bu üretim sektörüne en guclu şekilde enerji de girmiştir ki, ülkelerin en vazgeçilmez kaynaklarındandır.
SANAYİLEŞME
Başbuğ bize şunu telkin ederdi. Bir ülke ancak sanayileşme ile kalkınır. Şimdiye kadar bütün kalkınmış ülkeler sanayi ülkeleridir. O halde kalkınmanın motoru sanayileşmedir.
Sanayi için bazı şartlar vardır.
1- Emek, Türkiye'de vardır.
2- Hammadde, Turkiye'de vardır.
3- Bilim ve Teknoloji, Türkiye'de vardır. Nükleer teknolojinin getirilmesi gereklidir. Bütün dalları tetikler.
4- Sermaye, O zaman yoktu . Onun için de cebri tasarruf gerekli idi. Ayrıca dış sermaye teşvik edilmeli ve sermaye için yeni kaynaklar bulunmalı idi.
5- Teşebbüs. O zaman Türkiye'de sanayi için gerekli teşebbüs kabiliyeti yoktu. Bunun aktive edilmesini Başbuğ bize telkin ederdi.
Merhum Başbuğ Türkeş, 27 mayıs ihtilalinde ipleri eline alınca bu düşüncesini icraata koydu. Teşebbüs için Devlet planlamayı (DPT), Bilimsel temele oturtmak için Türkiye bilimsel ve teknik araştırma kurumunu (TÜBİTAK), üretilen malı kalitesini yükseltmek ve kontrol etmek için Türk standartlar enstitüsünü (TSE), istatistiki bilgileri öğrenmek için Türk istatistik enstitüsünü(TİE ) kurdu.
Cebri tasarrufla sermaye elde etmek için ordu yardımlaşma kurumunu(OYAK ) hayata geçirdi. Nükleer teknoloji ve enerjiye sahip olmak için Silifke Akkuyu'da arazi satın alıp, bütçeye 30 000 lira koyup bir nükleer santral yapılması gereğini hükümete telkin etti.
Başbuğ bütün bu kurumları 27 mayıs 1960 tan, 13 kasım 1960 yılına kadar. 5 ayda başardı. O eğer 5 yıl iktidar olsaydı. Türkiye sanayileşmiş bütün sektörlerde, çok ileri bir ülke haline gelmiş olurdu.
Şimdi ülkücüler onun izinde onun prensipleri ile Türkiye'yi kalkındırmak güçlendirmek ve ileri bir seviyeye getirmek istiyorlar.
Bu vazgeçilemez bir ülkü ve mücadeledir. Mutlaka başarmalıyız.
Seyfi SAHIN