25 Kasım 1917 - Başbuğum

25 Kasım 1917 - Başbuğum


Başbuğum

25 Kasım 2009, Çarşamba

25 Kasım tarihi Ülkücüler için Türk Milliyetçileri için hafızalara kazılmış bir günü işaret etmektedir. Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in Türk Coğrafyasının güzide bir yeri olan Lefkoşe'de dünyaya gözlerini açtığı tarihi ifade etmektedir.Babası Ahmet Hamdi Efendi, annesi Fatımatül Zehra Hanım’dır. Alparslan Türkeş; aslen Kayserilidir. Büyük dedesi Arif Ağa Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşgerli Köyünden Kıbrıs’a göç etmiş ve buraya yerleşmiştir. İlk ve orta eğitimini Lefkoşe’de tamamlamıştır. O yıllarda İngiliz işgal idaresi altında bulunan Kıbrıs’tan ailece Türkiye’ye göç etmişler ve İstanbul’a yerleşmişlerdir.

Kuleli’den Harp Okulu’na

Askerlik mesleğine büyük sevgisi olan Alparslan Türkeş 1933 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ne girmiş başarı göstererek, 1939 yılında bu liseden mezun olmuş ve Harp Okulu’a geçmiştir.1939‘da Harp Okulu’ndan mezun olarak orduya katılmıştır. Orduda muntazaman terfi etmiş ve harp akademisi imtihanını kazanarak akademiye geçmiştir. Başarılı bir eğitim dönemi sonrasında kurmay subay olarak mezun olmuştur.


1944 Milliyetçilik Olayı

3 Mayıs1944... Ankara'da bir yürüyüş vardır. Türk Milletinin ve Devletinin bekası fikrine sahip aydınlar ve onların izindeki gençler, basın ve üniversite kadrolarına sızan ve kendilerini cumhuriyetin gerçek sahibi diye gösteren dönme-devşirme ittifakının oyunlarına karşı ideolojik tavrını koyar.

Tarih sahnesine ilk olarak H.Nihal Atsız'ın Başbakan Şükrü Saraçoğlu'na yazdığı açık mektupların ardından başlayan 3 Mayıs 1944 Türkçülük Turancılık Davasında yargılanan genç bir üsteğmen olarak çıkmıştır. Tarihe yazılan 23 sanığın arasında bulunan genç bir üsteğmendir

20 Ekim 1944'te kendisini "vatan hainliği" suçlamasıyla sorgulayan Savcı’ya "Diğer sanıklar gibi bana da vatan hainliği suçu isnad edilmiştir. Bunu şiddetle redderim. Ben yeryüzünde herşeyden çok milletimi ve vatanımı severim" cevabını verir. Ancak mahkeme tarafından, 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılır ve mahkeme süresince bir yıl hücre hapsi yattığı için tahliye edilir. Kendisine verilen ceza daha sonra Askeri Yargıtay tarafından bozulur ve 2 numaralı mahkemede beraat eder.

Yurtdışı Görevleri

1948 yılında Genel Kurmay tarafından açılan imtihanları kazanmış ve bütün eğitim dönemindeki başarılarıda gözönüne alınarak Amerika’ya tahsile gönderilmiştir.Amerika’da piyade okulu ve Amerikan Harp Akademi’sinde tahsil görmüş buralardan da iyi dereceler ile mezun olmuştur. 1955‘de kurmay binbaşı olan Alparslan Türkeş (Amerika’da) Washıngton’da bulunan daimi gurup nezninde Türk Genelkurmayı’nın Temsil Heyeti üyeliğine tayin edilmiştir. 1957 yılının sonuna kadar vazifesini sürdürmüştür. Bu süre içerisinde Üniversity of America (Amerika Üniversitesi)‘ya devam etmiş, International Economics tahsili görmüştür. Daha sonra yurda dönen Alparslan Türkeş, 1959‘da Almanya’ya Atom ve Nükleer Okulu’na gönderilmiş, bu okulu da başarı ile bitirmiştir. İyi derecede fransızca ve ingilizce bilen Alparslan Türkeş, 27 Mayıs 1960 yılına kadar Avrupa’da muhtelif Nato toplantılarında ve askeri mevzularda Türk Genel Kurmay Başkanlığı’nın temsilcisi olarak bulunmuştur.

27 Mayıs 1960 Darbesi

27 Mayıs 1960 Askeri Darbesinin önde gelen simalarından olan Alparslan Türkeş, bu hareketi partilerüstü ve milli birliği sağlayacak bir reform hareketi olarak düşünmüştür. Müdahaleden sonra Milli Birlik Komitesi üyesi olarak, Başbakanlık Müsteşarlığı yapmıştır. Görevde bulunduğu 27 Mayıs 1960-25 Eylül 1960 tarihleri arasında, ülke ve kültür bütünlüğü kanun tasarısını ve Devlet Planlama Teşkilatı kanun tasarısını kanunlaştırmıştır.CHP’li bazı politikacıların Milli Birlik Komitesi üyelerine yapmış oldukları bazı telkinler ile 13 Kasım 1960 tarihinde 13 arkadaşı ile Mili Birlik Komitesi’nden çıkarılmış ve Mürtet Hava Üssünde hapsedilmiş, daha sonra da, CHP’lilerin rahat hareket etmeleri için 19 Kasım 1960‘ta Türkiye’den, hükümet müşaviri görevi ile Hindistan Yeni Delhi’ye mecburi ikâmetgah olarak gönderilmiştir. Alparslan Türkeş Hindistan’da iken hükümet yöneticilerine mektuplarla sürekli ikazlarda bulunmuştur.

23 Şubat 1963‘ta yurda dönen Alparslan Türkeş, dava arkadaşlarıyla birlikte kadro oluşturup partileşmek amacıyla "Huzur ve Yükseliş Derneği" adlı bir dernek kurar.

Talat Aydemir Olayı

Kısa bir süre sonra Talat Aydemir'in giriştiği darbe teşebbüsüne karıştığı iddiası ile 21 Mayıs 1963’te tutuklanır ve Mamak Askeri Cezaevinde dört ay hücre hapsinde yatar. Yargılama sonucundae beraat eder. 5 Eylül 1963‘te tahliye olur.

CKMP Dönemi

31 Mart 1964‘te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)’ne üye olmuş ve Parti Genel Müfettişliği görevini almıştır. 1 Ağustos 1965‘de CKMP’nin kongresinde parti üyeleri tarafından genel başkanlığa seçilmiştir. (8-9) Şubat 1969 CKMP’nin Adana’daki kongresinde Alparsalan Türkeş’in teklifiyle partinin ismi Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirilmiştir.

MHP Dönemi

65-69, 69-73, 73-77 ve 1977‘den 12 Eylül 1980‘e kadar dört dönem, Ankara ve Adana’dan milletvekilliği yapmıştır. 1975‘den sonra kurulan 1. ce 2. Miliyetçi Cephe hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. 12 Eylül 1980 hareketinden sonra sıkıyönetim tarafından tevkif edilmiş ve 29 Nisan 1981 tarihinde, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davası adı ile sıkıyönetim mahkemelerinin karşısına çıkarılmıştır. Yargılandığı dava nedeni ile uzun süren tutukluluğu, 9 Nisan 1985‘de tahliyeyle son bulmuştur.

MÇP Dönemi

Bu dava nedeniyle dört buçuk yıl tutuklu kalmıştır. 6 Eylül 1987‘de siyasi yasakların referandum ile kalkmasından sonra 20 Eylül’de Alparslan Türkeş MÇP’ye törenle kaydolmuştur. 4 Ekim 1987 tarihinde yapılan olağanüstü 2.Kongre ile Milliyetçi Çalışma Partisi Genel Başkanlığı’na seçilmiştir.

24 Eylül 1991 tarihinde 19. Dönem Milletvekili seçimlerinde MÇP’nin, IDP, RP ile üçlü ittifak yapmasıyla Yozgat’dan milletvekili seçilmiştir. 15 Kasım 1991 tarihinde 18 arkadaşı ile ittifaktan ayrılarak bağımsız milletvekili olmuştur. 25 Aralık 1991‘de Demokratik Hareket Partisini kurmuştur.Kurucular Kurulu kararı ile parti kapatılarak, Milliyetçi Çalışma Partisi’nin 29 Aralık 1991 tarihinde yapılan 3. Olağan Genel Kongresi’nde MÇP’nin Genel Başkanlığı’na seçilmiştir.

MÇP’den yeniden MHP’ye

12 Eylül 1980 hareketinin kapattığı siyasi partilerin isim ve amblemlerinin kullanma yasağının kalkması ile, 27 Aralık 1992 tarihinde, kapatılan MHP’nin ogünkü delegelerinin katıldığı kongrede, MHP’nin isim, amblem kullanma yetkisi tekrar kurucu Alparslan Türkeş’e devredilmiştir.
24 Ocak 1993 tarihinde yapılan kongrede, MÇP yerini MHP’ye bırakmış, Genel Başkanlığa da Alparslan Türkeş seçilmiştir.
.
Alparslan Türkeş 4 Nisan 1997 tarihinde vefat etti, Ankara Beşevler’deki kabrinde medfundur
Alpaslan Türkeş siyasi bir sahsiyet olması yanından en büyük özelligide iyi bir dava adamı olmasıdır
Şeh edibalin dedigi gibi İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN düstüruna uyarak…
Milyonlarca TÜRKLÜK GURUR VE ŞUURU İSLAM AHLAK VE FAZİLETİNE SAHİP geçlerin yetişmesini Saglamıştır. 25 Kasım 1917 tarihinde bir Müslüman Türk evladı olarak dünyaya gelen Alparslan, ebediyete uğurlanırken yetiştirdiği evlatları Başbuğlarına iktidar olma sözü veriyorlar ve hep bir ağızdan haykırıyorlardı; Başbuğum Dün Emrindeydik Bugün İzindeyiz




Abdulkadir SARIBAŞ / KKTC Ülkü Ocakları Başkanı


Abdulkadir SARIBAŞ

Milletimizin Yetiştirdiği Son Başbuğ


25 Kasım 2009, Çarşamba

Yıl 1917 ve Kasım ayının 25’i öğle vakti. Turan coğrafyasında bir nokta olan Lefkoşe’de yeni bir güneş doğuyordu milletimizin üzerine. Ahmet Hamdi Bey ve Fatma Zehra Hanımın oğulları dünyaya gelmişti. O kutlu gün Alparslan Türkeş’in dünyaya geldiği gündü. Türk dünyası yeni bir liderine kavuşmuştu. Bu gelen Türk milletinin son Başbuğ bildiği Alparslan Türkeş’ti.

Tarih sahnesine ilk olarak Nihal Atsız’ın Başbakan Şükrü Saraçoğlu’na yazdığı açık mektupların ardından başlayan 3 Mayıs 1944 Türkçülük Turancılık davasında yargılanan genç bir üsteğmen olarak çıkmıştır. Tarihe yazılan 23 sanığın arasında bulunan genç bir üsteğmendir O. Adı Alparslan Türkeş…

Çıktığı kutlu yoldan bir an olsun geri dönmeyi ar edinen genç üsteğmen tarih sahnesine 1960 yılında yeniden çıkar. 27 Mayıs’ın kudretli albayıdır O. Radyodan ihtilali ilan eden o tok sesin sahibidir Alparslan Türkeş…

İhtilalin ardından Yeni Delhi’ye sürgün ve geri yurda dönüş ki tarih sahnesine yazılışın adıdır. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisine katılışın ardından kısa zaman sonra partinin başına gelir. 9 Şubat 1969 günü, Alparslan Türkeş ve arkadaşları Adana’da buluşurlar. Burada toplanan sayıları az ama yürekleri büyük insanlar Çukurovanın bereketli topraklarına bir tohum bırakırlar. Bu tohum Türk siyasi tarihinde 40 yıl varolacak bir hareketin tohumudur. O tohum bugün 40. yılını kutlayan Milliyetçi Hareket Partisi’nde vücut bulmuştur. O kongreden bu yana da ülkücüler Başbuğlarının yolunda yürümeye and içmiştir.

Sen bin dokuz yüz altmış dokuzdur. Yer parti genel merkezidir. Parti genel merkezinin küçük toplantı salonunda bir toplantı yapılacaktır gençlik kolları tarafından. Toplantıya ellinin üzerinde gencin katılması beklenir. Ankara’da hava şartlarının çok kötü olması sebebiyle toplantıya bir elin parmakları sayısı kadar genç katılmıştır. Onlar da gençlik kolları yöneticileridir. Başbuğ Alparslan Türkeş emin adımlarla merdivenlerden iner. Telaşlı bir şekilde olan gençlere aynen şöyle hitap eder:

“Evlatlarım, bugün bir avuçsunuz. Siz de gelmeseydiniz ben bu dersi tek başıma yapacaktım. Bugün bu kadarsınız gün gelecek meydanlar almayacak sizleri. Şimdi gelecek dersin konusunu ilan ediyorum: SEN İSTERSEN O HAYAL GERÇEK OLACAK…”
Gençlik Başbuğunun etrafında kenetlenmiştir. Analarının babalarının hayır dualarını alarak vatanına milletine hayırlı evlat olmak için geldikleri büyük şehirlerde, üniversitelerde Türk milliyetçiliği mefkuresi etrafında gönüllerini korlamışlardır. Başbuğun evlatları yaktıkları ocak ateşinde Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti ile tarihler ötesinden geleceğe yönelmişlerdir.

Tarih 4 Nisan 1997… Her hareketi işaret olan Başbuğun vefatı da yeniden Ülkücüler için işaret oluyordu. 25 Kasım 1917 tarihinde bir Müslüman Türk evladı olarak dünyaya gelen Alparslan, ebediyete uğurlanırken yetiştirdiği evlatları Başbuğlarına iktidar olma sözü veriyorlar ve hep bir ağızdan haykırıyorlardı:

Başbuğum; dün emrindeydik, bugün yolundayız…



Taner ÖZLER / Adana Ülkü Ocakları İl Başkanı


Taner ÖZLER

Başbuğ Türkeş


25 Kasım 2009, Çarşamba

Bu gün 25 Kasım Ülkücü Hareket için büyük anlam ifade eden Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in doğum günü.Uzun ve çileli bir hayatın başlangıcı ve Kayseri…Başbuğ Alparslan Türkeş,daha doğmadan önce dedesi Arif Ağa; Kayseri’nin Yukarı Köşgerli köyünden Kıbrıs’a göç etmiş ve Lefkoşe’ye yerleşmiştir.25 Kasım 1917’de Türk’ün Başbuğu ve Ülkücü Hareketin kurucusu dünyaya geldi.Babası Ahmet Hamdi Bey’in ilk çocuğuydu ve ona Ali Arslan ismini verdi.İlk okula dört (4) yaşında başlayan Ali Arslan; başarılı öğrencilik hayatının akabinde orta okulu bitirdikten sonra Türk Milletine en iyi hizmeti yapabileceğine inandığı Türk Ordusunda bir subay olmaya karar verdi.Ali Arslan olarak başladığı Rüşdiye’ye hocası Osman Zeki Bey tarafından Alparslan ismi verilerek mezun oldu. Bu arada Kıbrıs yönetiminin İngilizler’in eline geçmesiyle ada da Türk nüfusu azalmış,İngiliz esaretine katlanamayan Türkler anavatana göç ediyorlardı.Bu sırada Başbuğ Alparslan Türkeş’in aileside 1932 yılında Türkiye’ye göç ettiler.O yıllarda Kıbrıs’tan göç eden Türkler İngiliz vatandaşı ve pasaportuna sahiplerdi. Askeri liselere girişte problem yaşıyorlardı.Başbuğ’da ön kayıtla Askeri Harp Okulu’na kayıt yaptırmış daha sonra Türk vatandaşlığına başvurarak ‘’TÜRKEŞ’’ soyadını almış ve Türk ordusuna ilk adımını Piyade Asteğmen rütbesiyle atmıştı. Orduda terfi etmiş ve Harp Akademisi’ne geçmiştir.Başarılı bir eğitim dönemi sonrası Kurmay Subay olarak mezun olmuştur.1948 yılında Amerika’ya tahsile gönderilmiş Amerikan Harp Akademisi’nden mezun olmuş ve buradan da iyi derecelerle dönmüştür. 1955’ de Kurmay Binbaşı olan Alparslan Türkeş; Amerika’da Türk Genelkurmayı’nın temsil heyeti üyeliğine tayin edilmiştir.Daha sonra yurda dönen Türkeş 1959’da Almanya’ya atom ve nükleer okuluna gönderilmiş; bu okuluda başarıyla bitirmiştir.27 Mayıs 1960’a kadar NATO toplantılarında Türk Genel Kurmay Başkanlığını temsil etmiştir.

Ve 1960’lı yıllara geldiğimizde Başbuğ Türk Devleti’nin önemli kuruluşlarından TUBİTAK,DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI(DPT) gibi kuruluşları Türkiye’ye kazandırmıştır.27 Mayıs Askeri Müdahalesi’nden sonra on üç (13) arkadaşıyla birlikte Milli Birlik Komitesi’nden çıkarılmış ve 19 Kasım 1960’da hükümet müşaviri görevi ile Hindistan’a gönderilmiştir.23 Kasım 1963’de yurda dönen Alparslan Türkeş; görevinden ayrılmış ve Türk Siyasi hayatına adım atarak; Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne (C.K.M.P) üye olarak parti Genel Müfettişliği görevini almıştır.Daha sonra 1 Ağustos 1965’de parti kongresinde Genel Başkan’lığa seçilmiş ve Şubat 1969 Adana Kongresinde Alparslan Türkeş’in teklifiyle partinin ismi Milliyetçi Hareket Partisi (M.H.P) olarak değiştirilmiştir.12 Eylül 1980’e kadar Ankara ve Adana milletvekilliği yapmıştır.

Ve 1980 İhtilali…Türk siyasi hayatının kara lekelerinden biri olan ‘’80’’ ihtilali MHP ve Ülkücüler’inde üzerinden bir tank gibi geçmişti.Başbuğumuzda sıkıyönetim tarafından tevkif edilmiş ve sıkıyönetim mahkemeleri karşısına çıkarılmıştır.Uzun süren tutukluluk dönemi 9 Nisan 1985’e kadar devam etmiş ve sonrasında tahliye olmuştur.6 Eylül 1987’de siyasi yasakların kalkmasıyla 20 Eylül’de Milliyetçi Çalışma Partisi’ne(M.Ç.P) kaydolmuş 4 Ekim 1987’de yapılan Olağan Üstü Kongre ile Genel Başkan seçilmiştir.24 Eylül 1991’de RP ile ittifakla girilen Milletvekilliği Genel Seçimlerinde; Yozgat Milletvekili seçilmiştir.Yozgat’ta büyük bir ilgiyle karşılanan TÜRKEŞ; Cumhuriyet Meydanı’nda binlerce Yozgatlı’ya hitap etmiş ve Ülkücüler o tarihi günü hiç unutmamak üzere hafızalarına kazımışlardır.Yozgat öyle bir kalabalığı uzun zamandır görmemiş Türkeş- Yozgat’ı ,Yozgat- Türkeş’i bağrına başmış; birkaç milletvekili seçilebilecek kadar oy alarak Yozgat milletvekili seçilmiştir.Bu TÜRKEŞ’in meclis çatısı altında ki son göreviydi.Yozgat için bir partinin Genel Başkanını milletvekili olarak seçmek bir şerefti; hele ki TÜRKEŞ gibi tarihte örneklerine pek sık rastlanmayan müstesna şahşiyetlerden birini.Daha sonra yapılan yerel seçimlerde de Başbuğ’unu benimseyen Yozgat halkı;Yozgat Belediyesinde de Milliyetçi Hareket Partisin’(M.H.P)den yana tercih kullanarak Başbuğ’a olan bağlılıklarını bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Bu dönemden sonra Milliyetçi Hareket veTÜRKEŞ ; Türkiye’nin ve Türk Dünyası’nın kısa süre içerisinde parlayan yıldızı olmayı başarmıştır.Hiçbir siyasi hareketin Bilge bir lidere sahip olmadan bu kadar zorlu ve çetin bir mücadeleyi sürdürmesi mümkün değildir.Bugünde Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları dimdik ve emin adımlarla inandığı değerler uğruna mücadelesine devam ediyorsa; yine onun attığı sağlam temeller sayesindedir.Başbuğun hayatı boyunca mücadelesini verdiği fikirler ; Türk gençliğinin bölücü ve yıkıcı faaliyetler içersinde bulunmamasında ,kültürel yabancılaşma hastalığına yakalanmamasında kalkan işlevi görmüştür.Bu sayede genç nüfusun milli ve manevi değerlerle donanmış, idealist bir gençlik olarak yetişmesini sağlamıştır.Söz konusu Türk Gençliği’nin Batı emperyalizminin ağına düşmemesi hem milli hemde manevi degerlerinden kopmaması adına kurdugu Ülkü Ocaklarıda onun gençliğe verdiği önemin açık bir ispatıdır.

Ülkücü Hareketin mensupları olarak Bilge Liderimiz merhum Başbuğ Alparslan Türkeş Bey’in doğum günü olan 25 Kasım’da kendisini en derin hasret ve minnetle anıyoruz.İYİ Kİ VARDIN BAŞBUĞUM;İYİ Kİ SENİN YOLUNDAYIZ…


Kenan FİLİK / Yozgat Ülkü Ocakları İl Başkanı

Kenan FİLİK

Kurtlar puslu havada,
Toplandı Ankara'da
Giden heybetli Çınar
Milyonlarsa arkada

Vatan millet aşkına
Geçen çileli ömür
Yatak yorganda değil
Çınar ayakta ölür

Neyler Kerkük''te Türkmen
Türkistan neyler onsuz
Sabır ver yüce Mevlam
Kaldık başsız ve kolsuz

Yandı yürekler yandı
Yağan kar ile sönmez
Milyonlar bir ağızdan
Diyor Başbuğlar ölmez
Gelecek nesillerin Türkiye'de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce
hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını
görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz!

Bilâkis, Türkiye'nin münevver ve
cumhuriyetçi çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî
zihniyetlerini tahlil ve tesbitte hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir.

BAŞBUĞ ATATÜRK


kaynak