AyMaRaLCaN Admin
Mesaj Sayısı : 2875 Tecrübe Puani : 4634 Aldigi Tesekkürler : 15 Kayıt tarihi : 20/12/13
| Konu: Anız yakmak günah da, insan yakmak sevap mı? C.tesi Ocak 11, 2014 1:55 pm | |
| Anız yakmak günah da, insan yakmak sevap mı? Küçük yaşlarımızda büyüklerimiz insanoğlunca en zararlı sayılan canlıların bile yakılarak öldürülmesinin doğru olmadığını öğütlerlerdi. Bu coğrafyalarda tarım yapan Türk köylüsü bir zamanlar anız bile yakmazdı, nedeni ise toprakta yaşayan börtü böcek ve kalan tanelerden beslenecek olan uçan yürüyen canlılardı. Türk’çe düşünebilmek için başta Türk olmak sonra da Türklerin zaman içindeki binlerce yıllık yolculuğunu şekillendiren ruhu da kavrayabilmek gereklidir. İslâm dini de içinde olmak üzere çeşitli dinlere girmelerinden önce, Türklerin kadim dini Gök Tanrı inancı idi. Tanrı’yı tek ve sonsuz bildiler, kimilerinin Tanrı’ya ithaf ettiği putları yontup, yoğurmadılar, Tanrı’yı zamandan ve ortamdan bağımsız ve üstün gördükleri için varlığını dört duvar arasına sığdırmaya da çekindiler. Bu yüzden ağaç keserek mabet yapmadılar ama ağaç dikerek belki de altında ibadet ettiler. Dülger dedemin elleriyle yaptığı bir gecekondu evinde yoksul bir çocukluk geçirdim, tavandan evin ortasına fare düştüğüne tanıklık ettim. Fındık faresinden keme denilen büyük sıçanlara kadar birçok fareyi de çeşitli yöntemlerle öldürdüm. Ta ki, yan bahçedeki kiracının küçük bir fareyi bahçe kovasının içinde üzerine mavi ispirto dökerek canlı canlı yaktığına tanık olana kadar ve ondan sonra 40 yılı aşan bir süre boyunca kuş yavrusunun haykırışlarına benzeyen o tiz çığlıkları bir daha hiç bir canlıdan duymamayı umut ederek yaşadım. Cinayetin hayırlısı olur mu? Olur! Tanrı insana katilin de mert olanını denk getirsinİnsan yakmak bir dönem haçlı batıda kurumsallaşmış toplumsal bir hastalıktır. Aynı Tanrı’ya farklı biçimlerde inananlara bile katlanamayan haçlının adetlerini de ancak içimizde barınan devşirme haçlı tohumları benimser, benzer nedenlerle, benzer biçimde uygular ve hak verir. Ömründe bir kere olsun, düşmanının gözünün içine bakamadan göğüs göğse çarpışmanın tadını alamamış kancık itlerin işidir insan yakmak. Biraz da turnusol kâğıdına benzer; estek, köstek, destek, kem küm derken bir de bakmışsın beyninin kıvrımlarına gizlenmiş ahlâksız yobaz birden ortaya çıkıvermiş. Bil illeti, kıl sonra mudavata tasaddi, * Sen her merhemi her yareye derman mı sanırsın ? Keşfeder esrarı derunu hiç ummadığın, Sen herkesi kör alemi sersem mi sanırsın?... İşte Melih Aşık’ın 13 Temmuz 2011 tarihli yazısındaki listeden Sivas Madımak katliamı sanıklarının avukatlarından bazıları ve şimdi bulundukları yerler:Av. Şevket Kazan Eski RP Milletvekili ve Adalet Bakanı.Av. Celal Mümtaz Akıncı Afyon Barosu Başkanı ve AKP oylarıyla Anayasa Mahkemesi üyesi.Av. Hayati Yazıcı AKP’li Devlet BakanıAv. Haydar Kemal Kurt AKP Isparta MilletvekiliAv. Zeyid Aslan AKP Tokat Milletvekili T. Erdoğan’ın eski avukatı.Av. Hüsnü Tuna AKP Konya Milletvekili.Av. Burhanettin Çoban Afyonkarahisar AKP’li Belediye Başkanı.Av. İbrahim Hakkı Aşkar 22. dönem AKP Afyon Milletvekili.Av. M. Ali Bulut AKP K.Maraş Milletvekili.Av. Bülent Tüfekçi AKP Malatya İl Başkanı.Av. Halil Ürün RP kayıp trilyon davası sanığı, AKP Afyon Belediye Başkanı adayı.Av. Mevlut Uysal AKP’li İstanbul Başakşehir Belediye Başkanı.Av. Nevzat Er AKP’li eski Eminönü Belediye Başkanı.Av. Suat Altınsay AKP Konya İl Başkan Yardımcısı.Av. Tayfun Karaali İstanbul Büyükşehir Belediyesi Darüşşafaka Müdürü.Av. Ferruh Aslan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Müdürü.Av. Ali Aşık Eski AKP İzmir İl Başkanı.Av. Hüseyin Pulan AKP İstanbul Disiplin Kurulu Üyesi.Av. Hurşit Bıyık AKP Trabzon İl Başkan Yardımcısı.Av. Reşat Yazak Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi.Benim Alevi Türkmenim, Kurtuluş Savaşımız öncesinde Gazi Başbuğumuzun da dergâhlarına konuk olarak ayni ve nakdi yardımlarını sağladığı Veliyettin Çelebi’dir ki, Gazi Başbuğumuz ****** O’nun için:‘’Çok büyük insan… Onunla konuşunca adeta Ruhum yıkanıyor. Kaynak suyu gibi temiz, okyanus gibi geniş ve derin.’’ Demiştir. Ben aynı ruhu taşıyan işçi, köylü, öğrenci, esnaf, işveren birçok Alevi tanıdım. Sahip çıkanlardan ötürü sahip çıkılana küsmedim. Bu öksüzlüğün bu sahipsizliğin tarihsel kaynaklarını kendimce iyi bilen bir insan olduğum için Gazi Başbuğ’umuzun asıp kesmek yerine eline tebeşiri alıp karatahtanın başına neden geçtiğinide iyi bilenlerdenim. Öteye beriye kıvıranlar da pekala bilirler ki, onların çoğu ‘’Bin kere mazlum olsan da bir kere zalim olma’’ deyişine inanmışlar bir defa....Yoruldum Yorgunum Fazla Gidemem ** Neler Etti Kahır Beni Zulm Beni Kolay Değil Ben Bu Derdi Çekemem Zalimin Elinde Koydu Hal Beni
Akarsuyu Aşka Yaktı Yaradan Ömür Bir Gün Gibi Geçti Aradan İşte Geldim Gidiyorum Dünyadan Oturmuş Bekliyor Kuru Sal Beni ... diye ünleyen bir ozan.... .......Ve belki ergen bile olamadan yanarak can veren şu çocuk; Kısacık yaşamında yakılarak öldürülmesini gerektirecek ne yapmış olabilir.*Ziya Paşa**Muhlis AkarsuKaynak | |
|